PODCAST

11 Haziran 2014 Çarşamba

Nisvan-ı Zarife - Muallim Şövalye Hasan Basri


Muallim Şövalye Hasan Basri'den bir bomba daha: Nisvan-ı Zarife yani Güzel Kadınlar. Esrarkeşler'in yazarından. Ağzının tadını bilen birine benziyor. Bu kitabın basım yılı 1911, Selanik Matbaası. Türkçe'ye tercüme edildi ama kitaplaştırılmadı. Ecdadımıza böyle müstehcen şeyleri konduramamışız belli ki. Ben Osmanlıca'sını hiçbir yerde bulamadım ama Türkçe'sini çok tuhaf bir yerde buldum (belki de tam yerinde): Playmen! Öyle Playboy taklidi deyip geçmeyin, dergide Engin Ardıç'a ait nefis yazılar da var. Sonradan Şengül Hamamı adı altında çıktı. Yazarlarından biri de Tuğrul Şavkay'dı. Her neyse Playmen'in Ocak 1992 sayısında Murat Bardakçı Nisvan-ı Zarife'yi tercüme etmiş. Siz nereden bulursunuz bilmem. 


Yazarın mevzuya girişi bir harika: "Kadın Cenab-ı Allah'ın, insanlara hayat sahrasını ızdırapsız ve tatlı olarak geçmesi için bahşettiği bir cins-i lâtifdir." Meme, bacak, kalça, kollar, dişler, tırnaklar diye parça parça ayırmış kadınları ve her parçasına methiyeler düzmüş. Yetmemiş, 'yetmiş iki millete bir nazarla bak'mayıp, onları da tasnif etmiş:  

(Kadın memelerini milletlere göre tasnif ettiği bölümden bir parça)
"Rus kadınlarının sadırları gayet güzel ve makbul surette teşekkül etmiştir. 
İsviçreliler'in sineleri gayet sağlam ve mütenasiptir. 
Hollanda kadınları, bu teşkilât-ı zarifeye malik değildir. 
İtalya kadınlarının sineleri cazibe ve letafetiyle meşhurdur. 
Fransız kadınlarının sineleri rengin ve taravetiyle şöhretgîr-i cihandır. 
Alman kadınlarının sineleri pek büyük, sakil, lâkin analık etmeye pek elverişlidirler."

Fakat beyefendi aynı zamanda tam bir centilmen. Kadınların nelerden hoşlandıklarını da sıralamış birbir. Öyle kuru kuruya değil amma. Mesela kadınlar çiçeklerden hoşlanır demiş sonra da çiçekleri anlatmış uzun uzun hangi çiçek ne manaya gelir, ne zaman alınmalıdır diye. Zamanımızın erkekleri (hatta kadınları da) zannetmem ki şu anlatılanların onda birini bilsin:

"Çiçekler aşk ve muhabbetin saileridir. Beyaz salkım ağacı, hakiki muhabbete; penbe salkım ağacı, zerafete; gece safası, mahcubiyete; latin çiçeği, şiddetli muhabbete; hanımeli, rabıta-i muhabbete(sevgi bağlılığı), şebboy, letafet ve samimiyet-i ebediyeye; gün çiçeği, muhabbet-i sermediye(sürekli sevgiye); yasemin, ibtila ve aşk meftunluğuna; fulya, bir arzuya; beyaz fulya, aşkımın ızdırabına merhamet ediniz ifadesine; tarla papatyası, beni seviyor musunuz sualine; cezayir menekşesi, ibtida-i muhabbete(sevginin başlangıcına); çiçekli ve kokulu sarmaşık, muhabbet busesine, erik ağacı çiçeği, bir vaade; gül, güzelliğe; yer sarmaşığı, ölürüm, kalbimi size bağlarım sözüne; lale, ilan-ı aşka; asma sarhoşluğa; menekşe, mahcubiyet ve gizli muhabbete; inci çiçeği, dostluğa; peygamber çiçeği, sadakata; gelincik, şiddetli arzuya; sarı fulya, sadakatsizliğe; ipek çiçeği, servete; beyaz leylak, tesir edilmişliğe; kırmızı karanfil, şiddetli meftuniyete; beyaz karanfil, sizi çoktan beridir seviyorum sözüne; mina çiçeği, hıyanet ve riyakarlığa; adi menekşe, daima sizi düşünüyorum, bütün kalbim sizindir sözüne; lavanta, büyük bir muhabbete; saman sapı, münasebetin kesilmesine delalet eder."

Bu haliyle kitap kıymetli bir etnobotanik çalışması olarak da değerlendirilebilir.